Aşkın Psikolojisi: Mutlu Aşk Yok mudur Var mıdır?

Aşk karmaşık bir kavram olduğuna göre, onunla ilgili açıklamaların da karmaşık olmasını bekleriz. Konuyla ilgili bir değil birden fazla açıklama olması, aşkın ne kadar çok yönlü olduğunu gösteriyor.

Aşkın psikolojisiyle ilgili en ünlü kuram, Sternberg’in Aşk üçgeni kuramı. Kuramın adı, 3 kişilik bir aşkı çağrıştırıyor, ancak ayrıntılara inilince öyle olmadığı görülüyor.

Çizge 1’de görüldüğü gibi, bir ilişkinin mükemmel aşk sayılabilmesi için hem tutku hem sadakat hem de yakınlık öğelerini içermesi gerekiyor. Yalnızca yakınlık varsa bu ilişkinin adı hoşlanma oluyor; yalnızca tutku varsa, delicesine aşk; ve yalnızca sadakat varsa bağlılık ya da boş aşk. Romantik aşk, tutku ve yakınlıktan oluşuyor ama bunda sadakat eksik. Arkadaşça aşk, yakınlık ve sadakatten oluşuyor ama tutku eksik. Son olarak, aptalca aşk, tutku ve sadakatten oluşuyor ama yakınlık eksiği var (bkz. Sternberg, 1986, 1997).

Bu, elbette aşkı şemalaştıran bir yaklaşım. Gerçekten her aşk bu üçgene sığıyor mu diye düşünmek gerekiyor. Öte yandan, bu modeli doğru kabul edersek, sanat ve yazında geçen birçok aşkı sınıflandırma şansı buluruz. Böylelikle, bu aşkların eksiklerini saptarız. Hatta belki, olay örgüleri, bu aşkların eksikliklerinden yürür. Örneğin, birçok uzun süreli evlilikte, tutkunun bittiği ve sadakatin ve yakınlığın arkadaşça aşka izin verip ilişkiyi sürdürülebilir kıldığı ortaya çıkıyor. ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’da ‘aşk emekti’ denir; ancak onun ötesinde, ilk aşkla ikinci aşk arasında farklar bulunduğu anlaşılır. Dr. Jivago gibi kavuşulamayan aşk anlatıları da ayrı bir kategori olarak değerlendirilmek durumunda.

Çizge 1. Aşk Üçgeni. Kaynak: Türkiye Zeka Vakfı.

Bunların dışında, aşkı birtakım nöral taşıyıcılarla açıklayan modeller de bulunmaktadır (örneğin, oksitosin, vasopresin, dopamin, serotonin, endorfin, morfin, bkz. Esch ve Stefano, 2005). Ancak bunlar, kimin kiminle yollarını birleştireceğini açıklamaktan uzaktır ve indirgemecidir. Aşk elbette bütün insan etkinlikleri gibi biyo-kimyasaldır ama aynı zamanda sosyaldir.

Bir diğer umutvar kuram, bağlanma kuramıdır (bkz. Hazan ve Shaver, 2017). Bu kurama göre, bebeklik dönemimizde bakıcımızla (bu, genelde anne olur; ama her zaman anne olmak durumunda değil) kurduğumuz bağın niteliği, yetişkinlikteki ikili ilişkileri belirlemektedir. Halk diliyle söylersek, anne sevgisi görmemişler, sevgi açlığı içinde aşırı kıskanç ya da talepkar olabiliyor. Her gün sevgilisine onlarca ileti gönderenler, bir de yanıt beklerler. Aşırı vakit yerler ve yanıt vermezseniz küserler. İleti görülmüş mü görülmemiş mi, dikkatle bakarlar. Her zaman aldatılma kaygıları vardır. Bu tür kişilerin çocukluklarında anneyle/bakıcıyla güvenli bağlanmadıkları anlaşılmaktadır. Sevgilisini kaybetmekten aşırı korkarlar ve sürekli sevildiklerini bilmek isterler. Elbette, bu durum, kimi psiko-çeşitli (yaygın adıyla psikopatolojik) sorunlara da yol açabilir.

Bir diğer yaklaşım, kişilik yaklaşımıdır (bkz. Ross, 2018). Özellikle, ‘büyük beşli’ olarak adlandırılan kişilik modelinden yararlanırız. Örneğin, içedönükler daha çok içedönüklerle mi sevgili olmaktadır? Bir bakış açısı, türdeşliğe dayanır ve bu soruya olumlu yanıt verir. Tersi yaklaşım ise, birbirine benzemezlerin aşkta birbirlerini tamamladığını ileri sürer.

Aşka ilişkin evrimsel psikolojik açıklamalar da bulunuyor (bkz. Bode ve Kushnick, 2021). Aşk, türümüzün devamını sağlamakta genellikle işlevsel. Ayrıca, kimi araştırmacılar, insan kültürlerinin ve uygarlıklarının ve elbette sanatın ve edebiyatın kadınlara şirin görünmek isteyen erkekler eliyle ortaya çıktığını ileri sürüyorlar. Buradaki heteroseksüel varsayım eleştirilebilirse de, çoğunluk için geçerli olabilir.

Pozitif psikoloji akımının da aşka ilişkin söyleyecekleri var (bkz. Heshmati ve Donaldson, 2020). Pozitif psikoloji, anaakım psikolojiyi rahatsızlıklara, hastalıklara, bozukluklara vb. aşırı odaklanma, tıbbi model kullanma, bozuk bir şeyi tamir etme eğiliminde olma vd. noktalardan eleştiriyor. Bu görece yeni akım, “mutlu, sağlıklı insanın özellikleri nelerdir?” sorusunun peşinden koşuyor. Aşk da, umut gibi, sevecenlik gibi, iyimserlik gibi vb. bir pozitif psikolojik araştırma konusu durumuna geliyor.

Aşka yönelik tutumlar bir diğer araştırma alanı. Aşk üçgeni modeli kadar bilinmese de anmaya değer. Bu çalışmalara göre, 6 çeşit aşk tutumu var:

1. Eros: Örneğin, “sevgilimle benim kimyamız uyuşuyor.”

2. Arkadaşlıktan Gelme Aşk: Örneğin, “bizim aşkımız en iyisi, çünkü uzun bir arkadaşlıktan doğdu.”

3. Pragmatik Aşk: Örneğin, “sevgilimi seçerken dikkat ettiğim etmenlerden biri, iyi bir anne/baba olup olmayacağıdır.”

4. Mani: Örneğin, “sevgilim bana ilgi göstermezse, yataklara düşerim.”

5. Karşılık Gözetmeyen Aşk (Agape): Örneğin, “sevgilim acı çekeceğine ben çekeyim daha iyi.”

6. Oyuncu Aşk: Örneğin, “kimi zamanlar, sevgilimin başka birini bulmasını engellemem gerekir” (Wan Shahrazad ve ark., 2012).

Peki mutlu aşk yok mudur var mıdır? Elbette iki türü de var. Yukarıdaki modele göre eksikli aşklar mutlu olamayacaktır. Ancak, simgesel olarak sado-mazo türü yürüyen ilişkiler de görülmektedir. Aile ve çift terapistleri, birbirlerini sevmedikleri halde evlenen ve üstüne bir de çocuk yapmış olan çiftleri işlevsel bir ilişkiye yönlendirmek için büyük bir mesai harcamaktadır (örneğin, bkz. Abbasi ve Alghamdi, 2017).

Sonuç olarak, aşk karmaşık bir kavram olduğuna göre, onunla ilgili açıklamaların da karmaşık olmasını bekleriz. Konuyla ilgili bir değil birden fazla açıklama olması, aşkın ne kadar çok yönlü olduğunu gösteriyor.


K A Y N A K Ç A

Abbasi, I. S., & Alghamdi, N. G. (2017). Polarized couples in therapy: Recognizing indifference as the opposite of love. Journal of sex & marital therapy, 43(1), 40-48.

Bode, A., & Kushnick, G. (2021). Proximate and ultimate perspectives on romantic love. Frontiers in psychology, 12, 573123.

Esch, T., & Stefano, G. B. (2005). The neurobiology of love. Neuroendocrinology Letters, 26(3), 175-192.

Hazan, C., & Shaver, P. (2017). Romantic love conceptualized as an attachment process. In Interpersonal development (pp. 283-296). Routledge.

Heshmati, S., & Donaldson, S. I. (2020). The science of positive relationships and love. In Positive Psychological Science (pp. 52-63). Routledge.

Ross, N. (2018). The People We Like: Do Introversion-Extroversion and Commitment Affect Evaluation of Potential Partners?.

Sternberg, R. J. (1986). A triangular theory of love. Psychological review, 93(2), 119.

Sternberg, R. J. (1997). Construct validation of a triangular love scale. European journal of social psychology, 27(3), 313-335.

Wan Shahrazad, W. S., Hoesni, S. M., & Chong, S. T. (2012). Investigating the factor structure of the Love Attitude Scale (LAS) with Malaysian samples. Asian Social Science, 8(9), 66-73.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

MayaDergi'nin "Cinsellik, Aşk ve Sanat" dosya konulu dokuzuncu sayısı, şimdi yayında.
This is default text for notification bar