“annem mi bir kadın/ geciken bir kadın gece yatısına/ ölüm kendini göstereli babamın saçlarından/ günübirlik bir kadın/ üsküdar'la istanbul arasında// babamdı sakalıydı babamın/ bir akşam göle batırdı/ çıkmamak üzere bir daha/ hepsi de ekmek kokardı/ sayısı unutulan parmaklarının”
1935 yılında İstanbul’da doğan Kemal Özer, İstanbul Erkek Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde eğitim gördü. 1960 yılında Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başlayan şair, 1981 yılında Karacan Yayınları’na geçti ve bir yıl kadar orada faaliyet gösterdi.
Öğrencilik yıllarında arkadaşlarıyla birlikte “a Dergisi“ni (1956-60) çıkaran Özer, 1965–1970 yılları arasında kitapçılık ve yayıncılık faaliyetlerinde bulundu, 1966–1968 yılları arasında Şiir Sanatı Dergisi’ni yayınladı. 1972 yılında yayınlanmaya başlanan “Yeni a Dergisi“nin kurucuları arasında yer aldı, dergi için yazılar yazdı. 1983 yılında Varlık Dergisi’nin yönetmenliğini üstlendi ve bu görevi 1990 yılına kadar sürdürdü. 1989 yılında kurduğu Yordam Yayınevi’nde kitaplarını yayınladı. 1999–2000 yılları arasında Türkiye Yazarlar Sendikası’nın ikinci başkanlığı görevini yaptı.
İlk üç şiir kitabıyla İkinci Yeni hareketinin içinde yer alan Kemal Özer, “Kavganın Yüreği” kitabıyla toplumcu şairler arasına katıldı. Dünyaya yeni bir bakış ve ona bağlı olarak yeni bir sanat anlayışıyla yazdığı şiirler çeşitli yankılara neden oldu. Toplumcu gerçekçi diye nitelenebilecek bu dönemde (1970-1980), toplumsal ve siyasal olaylara, insanların bu olaylar karşısında tepkilerine, duygu ve düşüncelerine tanıklık etmeyi amaçladığı görüldü.
Behçet Necatigil, Kemal Özer’in edebi anlayışını şöyle değerlendirdi: “İkinci Yeni’nin en çok sözü edilen şairlerinden olan Kemal Özer’in şiirlerinde, uzak çağrışımların izinde yürümekle çözülebilecek gizli bir bütünlük kaygısı seziliyordu. Şairliği, yeni aşamalarda, toplumsal eylemlere, yurdun ve dunyanın politik-güncel olaylarını şiirleştirmeye yöneldi.“
1983’te yayımlanan “Araya Giren Görüntüler“de 12 Eylül dönemine ilişkin tanıklığını sergiledi. 1985 tarihli “Sınırlamıyor Beni Sevda“da sevda olgusunu toplumsal bakış açısıyla yorumladı. 1995’te basılan “Oğulları Öldürülen Analar” ile bir başka toplumsal soruna, kayıp annelerinin sesine aracılık etti. “Onların Sesleriyle Bir Kez Daha” kitabıyla da uzun süreli bir baskı döneminin ardından seslerini yeniden yükselten çalışan kesimi aktardı.
Şiirleri 20 dile çevrilen ve Bulgaristan, Danimarka ve Hollanda’da kitap olarak yayınlanan şair 30 Haziran 2009 tarihinde yaşama veda etti.