Güney Dergisi’nde yazar Ayşe Kaygusuz Şimşek’in kolektifimiz yazarlarından Berivan Kaya le yaptığı söyleşi yayımlandı. Söyleşiden kısa bir bölüm yayımlıyoruz.
“- Senin için yazmak neyi ifade eder ve yazar ya da şair kimdir?
Yazmanın kişiden kişiye değişen pek çok nedeni olabilir. Az önce belirtmiştim, yazmak bende çocukluktan gelen bir tutku. O dönemimde beni yazmaya hele ki şiir yazmaya iten nedenler üzerinde zaman zaman düşünmedim değil. Başkaldıran, asi bir yanım vardı. Ötekileştirilenler arasındaydık. Örneğin Ankara’da ikiz kardeşimle gittiğimiz bir anaokulunda sırf isimlerimizden dolayı akran zorbalığına uğruyor, oyun dışında bırakılıyorduk. Sonra bu ayrımcılığı başka yerlerde de yaşadık. Bir yandan insanların eşit olduğuna kardeş olduğuna dair bir dünya görüşüyle büyüyorduk. Bir ara Ankara’da babamın yanında yaşarken annem bize gönderdiği kartpostallar üzerine “bütün dünya çocukları bizim çocuklarımızdır” diye yazmıştı. Bilincimizde tohumlanmaya başlayan dünya görüşüyle yaşadığımız gerçeklik arasındaki çelişki, kedere benzer olumsuz bir duygu ve başkaldırı refleksi uyandırmış olmalı.
Bence yazma eylemi, yaşadığımız toplumsal ve sınıfsal çelişkilere, bireysel trajedilere başkaldırma, karşı çıkma isteğinden doğuyor. Yıllar sonra Bay CH romanı yazarken yine bu duygunun tetiklemesiyle hareket ettim sanırım. Zaten öğrencilik yıllarımda örgütlü mücadele içinde yer alarak bu başkaldırının politik düzeyini yaşamıştım. Bu anlamda yazmak da devrimci bir eylem. Elbette dünyaya devrimci bakan, hayatı doğru anlamlandırmaya çalışan, değişim dönüşüm kaygısıyla hareket eden bir yazma eyleminden bahsediyorum. Bütün yazma biçimleri buna denk düşmez çünkü.
Yazmanın bir başka nedeni de yaratıcılık içeren bir insanlaşma etkinliği olmasıdır. Marx’ın ortaya koyduğu ifadeyle sanat yaratıcılık, zihinsel üretkenlik, keşif gibi özsel potansiyellerimizi gerçekleştirmemizin bir aracıdır. Sanatla kendimizi yeniden yaratırız, yenileniriz.”