Che’ye Yazılı Şiirler

Che’nin sosyalist ideallerinden sapmadan sürdürdüğü her çalışma, çevresinde ve halkta “yeni insan” bilincini uyandırdı. O, Küba için yeni insanın modeli niteliğindeydi.

Çünkü Che Guevara, insan ruhunda en adil ve değerli
olanın başka bir adıdır. Sıklıkla içimizde uykuda yaşayan şey.

Jose Saramago

Efsane devrimci Ernesto Che Guevara’ya farklı ülkelerde farklı dillerde adanmış çokça şiir vardır. Hatta hem Küba ve Latin Amerika ve başka yerlerde Che ile ilgili şiirlerden, yazılardan ayrı ayrı kitap seçkileri de oluşturulmuştur. Hiç kuşkusuz ki sınıfsız, sömürüsüz bir dünya düşleyenler onun ilkeleri ve cesaretinden çok etkilendiler. Che’ye adanan şiirlerin arka plandaki mimarı bir bakıma Che’nin kendisi oldu.

Küba Devrimine giden yolda Fidel’in yanında önemli sorumluluklar üstlenerek binbaşı rütbesine erişen Che, devrimin örgütlü ve iradi bir çaba ile halka benimsetilmesi noktasında da aynı derecede görevlerle donandı. Bunun için kendini sıradan bir insan olmanın ötesinde görmeyip, bir devrimcinin kendi inancı ve fikirlerine olan güveniyle aynı anda ve süreçte bakanlık görevi de yaptı, yapı inşaatında, tarlalarda da çalıştı…

Che Guevara yeniliği ve kendini her daim içtenlikle aşmayı çok seven biriydi. Fidel’in gerilla grubuyla henüz Küba’ya gelmeden önce Meksika’da bir klinikte çalışırken diğer yandan fotoğrafçılık ve yabancı dil kursuna da gitmişti. Küba Devriminden sonra da asıl sorumlulukları arasında iktisat ve tarımla ilgili kurslara katılıp sosyal faaliyet yürüten çeşitli kulüplere üye oluyor; eğitim ve spor etkinliklerine gerektiğinde bir yarışmacı, gerektiğinde bir kursiyer olarak yer alıyordu.

Che’de içselliğindeki sıradanlık, halkın nezdinde çok sempatik ve ilgiyle karşılanmasını beraberinde getirmekteydi. Sierra Maestra’da yan yana savaştığı ve mizah gücü yüksek olan yoldaşı Camilo Cienfuegos, bir gün Che’ye “devrimden sonra seni bir kafese koyup halkın arasında dolaştıracak ve karşılığında bir peso toplayacağım” biçiminde espri bile yapmıştı.

Che’nin sosyalist ideallerinden sapmadan sürdürdüğü her çalışma, çevresinde ve halkta “yeni insan” bilincini uyandırdı. O, Küba için yeni insanın modeli niteliğindeydi. Devrime ve vatan denilen insanın yaşadığı toprağına bağlılık ve onu koruma, emek ve ilgi ile gelişecek ve yeni düzen bu temelde sağlam temellerine oturabilecekti. Devrimden yaklaşık yirmi yıl sonra, devrimin kadın cinsi üzerindeki değişimini anlayabilmek için yapılan sözlü tarih çalışmasında Monica’nın kız kardeşi Renee’nin anlatımında “yeni insan” ve Che’nin tutumuna dair şu ifadeler geçer:

Bizim ülkemizde bedensel, zihinsel ve duygusal bakımdan eski insana göre daha gelişmiş yeni insanı yaratmak gerektiği her zaman söyleniyor. Tüm bu nitelikler Che’de vardı. Yalnız kendi yakınlarını ve dostlarını değil, tüm insanları sevme yeteneğine sahipti. Sıcak kanlılığı dillere destan olmuştu. Başkalarının eğilimleri onu ilgilendiriyordu ve Lenin gibi bir dayanışma duygusuna sahipti. Bu nedenle devrim onu yeni insana örnek aldı.

Che’nin devrimci bir komünist olarak uluslararası ilişkiler ve platformlarda takındığı tavır da sosyalistler nezdinde yerinde ve gerçekçiydi. O, genel geçer ya da “diplomasi” denilen burjuva cambazlığının sınırlarını da yıkan biriydi. SSCB’nin dış politikasının eleştirmekten geri durmadı. Dünyanın her hangi bir yerindeki mazlumun imdadına koşmanın da meşru bir hak olduğunu ifade etti. Görevini bırakıp Kongo’ya savaşmaya gitmesi ve döndükten sonra devrimci savaş şartlarının uygun olduğunu düşündüğü Bolivya’ya geçmesi de bundandı. Küba’da kendi yaptığı iş ve sorumluluklarını her zaman yapacak birilerinin olacağını bildiği için imkansız görünenin peşine böylece düştü.

Sağlığında yeni insan olarak örnek alınan, kişiliği nezdinde Küba Devrimi’ne ve sosyalizme olan inancı ve aidiyet duygusunu geliştiren Che’nin Bolivya’da direnerek şehit olması, öncesinde başlayan Che hayranlığını kuvvetlendirdi ve başta İspanyol dilinin edebiyat çevrelerinden olmak üzere dünyanın her tarafından ona dair kitaplar, makaleler yanında dizeler yazılıp şiirler adandı. Onun anısına şiir yazanların kimi şair kimliği ile tanınmışken kimi de Türkçede de kitaplarını okuduğumuz İspanyol ve Portekiz dilinin yazarları arasında yer almaktadır.

Che için şiir yazanlardan biri Kübalı şair Nicolas Guillen’e aittir. N.Guillen (1902-1989)’in onun ölümünün hemen ardından yazdığı “Comandante Che” başlıklı şiirini, 18 Ekim 1967’de Havana Jose Marti Devrim Meydanı’nda yapılan devlet töreninde okumuştu:

Her yerdesin
Kızılderililerin bakırdan rüyalarında
Dalga dalga isyanında karaderilinin
petrol kuyularındaki, tuzlalardaki ömürde
Korkunç çaresizliğinde muz bahçelerinin
Kesimhanelere yetiştirilen sürülerin yayıldığı pampada
Ve şekerde ve tuzda ve kahvede
Öldürüp yok etmek istedilerse de seni
Dökülen kanda yaşıyorsun
Kumandanımızsın
Dostumuz

Bestelenmiş şekliyle hepimizin aşina olduğu “Bolivyalı Küçük Asker” şiiri de yine Nicolas Guillen’indir.

Elbet Che Guevara ile ilgili dünya çapında en çok söylenen, ezgisi çok tanıdık olan şiir “Hasta Siempre Comandante” (Sonsuza Kadar Kumandan)dır. Hem sözleri ve hem bestesi, Kübalı ozan, besteci, gitarist, şarkıcı olan Carlos Puebla (1917-1989) tarafından yapılmıştır.

Ve İşte Fidel Geldi” şarkısının da yazarı, bestecisi ve seslendireni olan C.Puebla hep devrimin yanında yer alamış bir sanatçıdır. Puebla, “Hasta Siempre…”yi, 1965’te Che’nin Küba’ya veda mektubu yayınlandıktan sonra kaleme sarılıp yazmış ve peşinden bestelemiştir. Şarkı Che’nin ölümünden sonra Küba dışında birçok ülke sanatçısı tarafından da yorumlanıp söylenmeye başlamıştır. Bunların arasında Nathalie Cardone, Joan Baez’de vardır.

Seni sevmeyi öğrendik
tarihin derinliklerinden
cesaretinin güneşiyle
sen ölümü yendin
sevgili varlığının
burada aydınlığı
eşsiz güzelliği duruyor
Comandante Che Guevara

Bir başka şiir de yine Kübalı şair Mirta Aguirre (1912-1980) “Che Guevara’nın Eski Şarkısı” başlığı altındaki dizeleridir. Şiirin son dizeleri şöyledir:

neredesin şanlı beyefendi,
bu kadar çok lider arasında?
öldüğüm ölümde bir efsane yaptı;
tarih yazdı hanımefendi, tarih yazdı

Şair ve deneme yazarı Eliese Diego (1920-1994) Che’nin ölümünün ardından “Onların Asla Hayal Edemeyecekleri Yer” adını verdiği şiirle Che’nin anısını selamladı.

Bugün bize söylendi
Sonunda istedikleri yerde
Gerçekten ölü olduğunu, sana sahip olduklarını
Yanılıyorlar
Sandığımızdan daha fazla
Senin mutlak mermerden bir gövde olduğunu

Miguel Barnet (1940-)’in dizeleri ise apayrı, çarpıcı öz içerir:

silah için bir kalem
Seni takas etmek istediğimden değil
ama şair sensin

İspanyalı şair Vicente Aleixandre (1898-1984) Franco döneminde, ülkesinden uzakta sürgündeydi. Kendisine 1977 Nobel Edebiyat ödülü de verilmişti. Dizelerini “Che Guevara’nın Cenazesi” adı altında inşa etti.

Gözler güzel.
yüz,
sessizlik.
ama saç
siyah
ve ya mavi:
neredeyse çelik.
Gözler
dallarda
parlıyorlar.
sen arama
ama nefes
olur
herkes için.

Portekizli yazar Jose Saramago (1922-2010) “Che Guevara’nın Portresi Üzerine Kısa Fikir” başlığında şu şiirsel sözleri not düştü:

Che Guevara denilebilirse, o doğmadan önce vardı, Che Guevara, doğrulanabilirse, ölümünden sonra da varlığını sürdürdü. Çünkü Che Guevara, insan ruhunda en adil ve değerli olanın başka bir adıdır. Sıklıkla içimizde uykuda yaşayan şey. Neyi bilmek ve kendimizi tanımak için uyanmalıyız, herkesin yoluna her birinin alçakgönüllü adımını eklemek için.

Şilili şair Pablo Neruda (1904-1973) Che ile bir araya gelme şansına sahipti. Neruda, Che ile tanışmaktan ne denli mutlu olduysa, öldürülmesi karşısında da o denli üzüntü ve acı duydu. “Ölümün Üzüntüsü” başlığında ve ağıt niteliğindeki dizeler o ruh halinin yansıması biçimindeydi.

Bu hikayeyi yaşayanlar, yaslı umudumuzun bu ölümü ve dirilişi
Savaşmayı seçip bayrakların yükseldiğini görenler bilirdik ki en sessizi
tek kahramanımızdı ve zaferlerden sonra gürültülü bir şekilde geldi
ağızları kibir ve övünme dolu.
İnsanlar başlarını salladılar:
ve kahraman sessizliğine geri döndü.
Ama sessizlik yastaydı, ta ki dağlarda öldüğümüzde biz kederde boğulana kadar
Guevara’nın şanlı ateşi.

Arjantinli yazar Julio Cortazar (1914-1984) da “Bir Erkek Kardeşim Vardı” başlıklı şiiriyle Che’ye olan yakınlık duygusunu dile getirmiş oldu:

hiç tanışmadık
ama önemli değildi
bir erkek kardeşim vardı
ben uyurken
onun sesini aldım
su kadar özgür
zaman zaman yürüdüm
gölgesine yakın
hiç tanışmadık
ama önemli değildi
ben uyurken
kardeşim uyanık
kardeşim bana gösteriyor
gecenin arkasında
seçtiği yıldızı

Ekvadorlu yazar Nela Martinez ise Che’nin katledilmesinin ardından şunları yazmıştı:

Uluslararası medyada, birinci sayfadaki haberler arasında, neşeli bir başlık altında resmini gördüm ve ağladım. Bu haber kimi sarsmazdı ki? Bu cinayeti işleyen suçlular bile, bir an önce ellerine bulaşan kanı yıkamaya bakıyor. Pilatus maskesi, çok eski zamanlardan beri cellatların yüzünü saklamıştır.

Yıkanmak üzere yerleştirildiği taşın üzerinde yatan naaş, sanki ölü değildi. Açık gözleri bize bakıyor. Gülümseyişinde ölümün izi yok. Görünümü, son anda bile cellatlarına meydan okuyuşunu ortaya koyuyor. Muzaffer gülümsemesi, günümüzü aydınlatıyor. Yüzü geleceğin savaşçısının yüzü, Ant dağlarına damgasını vuruyor.

Başlayan bir savaşı devam ettirmek için geri dönenlerle ilgili eski efsaneler, ağızdan ağza dolaşacak, uzun bir sessizliğe bürünen ülkenin her yerinde işitilecek, çamur ve samandan yapılan kulübelerde, cahillerin tarihinde yankısını bulacak.

Ve Che’ye adanmış dizelere sadece bir değini niteliğindeki yazıyı şair Özdemir İnce’nin “Comandante Che Guevara” şiiri ile bitirelim:

Bir kent var, dilimi konuşmayan
Comandante Che Guevera

Bir gece var, uykumu uyumayan
Comandante Che Guevera

Bir tezgâh var, bezimi dokumayan
Comandante Che Guevera

Bir kapı var, denize açılmayan
Comandante Che Guevera

Bir çatı var, gökyüzünden çok uzak
Comandante Che Guevera

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

MayaDergi'nin "Cinsellik, Aşk ve Sanat" dosya konulu dokuzuncu sayısı, şimdi yayında.
This is default text for notification bar