nemli bir rüzgar esiyor denizden
yaşlı ayakkabı tamircisinin
gözlerine…
-nöşkerliği de bitirdiler,
oymacılığı, sedefkarlığı da…
yerdeki tezgahta paslı bir çekiç,
bir gaga burnu
eski bir ayakkabı…
tahtakale’de soba dirsekleri
ne güzel parlıyorlar
yaksam, ısınsam
ama benim bu şehirde
bir evim yok ki artık
ışıklar yanıyor karaköy iskelesinde
bu gemiler nereye gidiyor böyle bizsiz
affedersiniz burası gazi mahallesi mi
ben bu şehirde daha önce yaşamıştım
bir gömütlük arıyorum su başında
analar ağıt yakar köknarlarına
bir anı da paris komününden düşüyor
son şiirini bir işçi kıza yazmış
idama giderken
clement ; partizan şair
zaman saçlarını tarıyor acıların
sabah bir imge patlıyor
ellerimde; sabırsız, uykusuz…
şehzadebaşı’nda çocukluğumu arıyorum
boşuna !
kimse büyütmedi ki beni
yıllardır buz tutmuş ellerim
acıya bir anne arıyorum
beni korusun ve sevsin
ey! konduların, üretimevlerinin
çamurlu sokakların
tutkusu ücra bilgin
yardım et bana
boynumdaki kırmızı fular
fermanım olmasın
ayrıksıyım, öteki naif ve yalnız
nerede bir yetim ölse
orada antura yazıyor tarih!
Ruhan MAVRUK
(MayaDergi Altı)