Uyudun
Buğday tarlasının gölgesinde
Her yanın alevli rüzgâr
Uyan ne olur
Uyan, yoksa kuruyan dallar gibi
Çürür ömrün
Özgürlüğün çalındı mı bir kere çok zor
Yeniden bulmak, hele sınırlar da aşıldıysa
Kuru yapraklar saklanır kararan güneşin altında
Ölü doğar çocuklar
Ebabil kuşları kaybolur uzakta
Tüketirler soluklarını
Çırılçıplak yağmurun fısıltısında
Sorarım neden uyanmıyorlar diye
Biriken uykularından
Çok önce demeliydim
Uyan diye gecenin sessizliğinde
Başaklar savrulurken
Bir ah sesi kadar ağır yılların yalnızlığı
Suskunluk meğer en ağır zehirmiş düşlerimizde
Hasan ÇELİKKOL
(MayaDergi #5)