mezarları ağlıyor karşı dağların
ansızın yer titriyor… devriliyor şehir
bol peynirli doğum günü fotoğrafından sonra
her şey ansızın oldu, yeni cümlem yok
ceset kokularında suskun haşmetli karanlık
yeryüzü sonsuz küffar, sonsuz veda
levazımatçı molla mahir…
murtaza beyin çilesi yırtık mualla…
apartmanın pamuk şekeri nazlı selin…
hepsi gitti
ölüler listesinde 36.978’miş afili leyla…
ne çok severdi kekli kısırlı çay partilerini
akıllı ihtimallerden uzağım…
lirik ve meskun döner şimdi
insana dair ne varsa…
sokak çocukları hırsızlarken şehrin karakollarını
dünyanın bütün kasabaları adresim olabilir
betonun diline de düşeriz sardunyadan sonra
gecenin batı ucuna oturmuşum
başka sözüm yok…
sessizlik, şarap, acı ve rüzgâr
sarı sarı geçelim mevsimlerin enkazından
sen bir, ben iki… ben iki, sen dört
ölüyüm… ölüyüz…ölsünler
yamuktur biraz deprem geometrisi
bir öfke sokağa çıkar
yeniden doğabilir insan…