kendimizi anlama, anlatma, aldatma yorgunuyuz
inşa ettiğimiz putları taşıyan omuzlarımızın ağrısı
sırtımızın kamburu tavizlerin çağrısından yorgunuz
dilimizi döndüren tekerrür, sözümüzü yutan girdap
hayat atında yeknasak, gidişimizin aksaklığından
gelişi belirsiz bir zamanın beklentisinden yorgunuz
insanın insana bağı muğlak, güven pamuk ipliği
sevgi gözelerimiz kuru, yüzümüze vurdu kuraklığımız
karanlığız sevince, birbirimizin ışığını emmekten yorgunuz
istiyoruz çoğumuz en’ine büyümek, en birinci, en gözdeye
göze göz dişe diş hayat, dikilmeden vermiyor bize meyve
emeğimize konan her emici kanatlıyı kovmaktan yorgunuz
insandı insana dert salan, insandı insanın derdini alan
çağ büyüdükçe daraldık, insan yerlerimiz ağzına kadar dolu
eskiyi inkar ediyor an, değişim peşinden koşmaktan yorgunuz
yorgunuz, savaştan, sömürüden, tufeyliden, beyden…
oysa kısa bir zaman aralığında şarkı söyleyip, şiir okuyup
dans edip, çiçek koklayıp ve aşık olup çekip gidecektik….
Muazzez USLU AVCI
(MayaDergi #5)