hangi cümlemdir dudaklarımdan çıkıp yola, sana vardı
hangi ağacı sevmemin hakkıdır bu bana verdi
hangi sabahtır uyandırıp beni sana yetiştirdi
hangi meyvenin çekirdeğinde gizlendin ki
baharımda çatlatıp kabuğunu
toprağın göğsünde filizlendin
kışa direndin, nasıl!
kuşatılmış bir kentin
kılıçlanmış bir umudun
dağlara sürülmüş bir dilin
vur emriyle aranan bir yüzün
sürgünde çürüyen bir bedenin
küllükte söndürülmüş şarkıların
hakkını nasıl ve nerde ödedim ki
kendini benimle bir aşkta eşitledin
meksikalı doğmamış, afrikalı ölmemişken
gitarım kırılmamış, parmaklarım kesilmemiş
şarkılarım daha dudaklarımda yaşarken şili’de
o hayalcinin bedeni gül damlarken bolivya’da
çocuğum çok uzakta, annem acılarıma yakınken
daha doğudan batıya mutlu etmemişken bu ülkeyi
yırtık bir sayfa gibi buruşturup sokağa atılmış
bir hayatı daha çıkarmamışken gün yüzüne
yani daha dünyaya borcumu ödememişken
beni sevmeyi nasıl hak gördün kendine
Fadıl ÖZTÜRK
*Ağacını Yakan Kibrit Çöpüdür İnsan kitabından
(MayaDergi #5)