Adil Okay ve Özcan Yaman'ın birlikte hazırladığı “Sözlerin İzleri” adlı kitabın özsözünü paylaşıyoruz.
İster sanat için, ister haber için çekelim; fotoğrafı “taraflı” çekeriz. Şiiri “taraflı” yazarız. Bu edimi o güne kadar biriktirdiklerimizle yaparız. Tarafsızlığın da “taraf” yani statükoculuk olduğu ortamda, deklanşöre basarken, imgeleri ak kâğıda dökerken elbette birikimlerimiz – vicdanımız – dünya görüşümüz devreye girer. Zira biliyoruz ki: Sanatçı güzelliğin peşinden koşarken ayağına acı taşları takılır, eğilip alırsa eli, almazsa vicdanı kanar.
O halde kimi zaman ayan beyan olan kimi zaman da gizlenen gerçekler, fotoğraf çekerken, şiir / metin yazarken vicdanımızı rahatsız etmelidir. Sözünü ettiğimiz bu “gerçeklik” özet olarak söylersek, kapitalizmin tahrip ettiği doğanın ve insanların çığlığıdır.
Çok güzel ve gerekli olduğuna inanıp hayranlıkla izlediğimiz temiz doğa fotoğrafları, “mutlu aile albümleri”, “aşk öyküleri” yanı sıra bu “çığlığı” da betimlemek gerekmektedir. Ancak okura – izleyiciye bir hatırlatma yapmak gereği de duyuyoruz: Fotoğraf okumalarında imajla metnin bire bir örtüşmesini aramak boşunadır. Şair yazar Ahmet Ada’nın dediği gibi, “Şair – Yazar, fotoğrafın onda uyandırdığı imgeyi sözcüklerle kurar. Fotoğrafın onda esinlediği, onda gördüğü şeyleri sözcelendirir, imgelere dönüştürerek ses ve anlam olarak yeniden üretir.”
Ada’nın saptaması tersinden de doğrulanabilir. Fotoğrafçı, metnin onda çağrıştırdığı imgeyi deklanşöre basarak çoğaltabilir.
İşte biz de kalem ve fotoğraf makinesi ittifakını bu sancılarla kurduk.
Seyirci kalmak ile taraf olmak arasındaki ikilemde “taraflılığı” seçtik.
“Sanat sanat için mi, sanat toplum için mi?” sorusunun modası geçse de, sanatın insan için, insan edimi olduğu gerçeği değişmemiştir dedik.
“Sözlerin izleri” adını verdiğimiz, 40 metin ve 40 fotoğraftan oluşan, 40 yıllık birikimin damıtılması / sentezi olarak da yorumlanabilecek bu kitabı hazırlamadaki amacımız; sadece ve sadece yitip giden aşkların, kuruyan akarsuların, kirlenen denizlerin, çölleşen dünyanın, katledilen güzel insanların arkasından ağıt yakmak değildi elbette.
“Başka bir dünyanın” da mümkün olduğunu da göstermekti.
Ama biliyoruz ki her eser yarım kalır.
Sizlerin tamamlaması dileğiyle…
Adil OKAY – Özcan YAMAN