Devrimci Bir Monad: “Sabah Kasidesi”

Kültür endüstrisinin parlak ve albenili giyitlerini giymeyi reddediyor Sabah Kasidesi’ndeki şiirler. Hâkim sınıfın tüm gerçekliğini kıracak bir çıplaklık, şairin bilinçli bir tercihi. Safını belirlemenin verdiği berraklıkla şiir ilmek ilmek örülmeye çalışılıyor.

İsmet Alıcı’nın son şiir kitabı Sabah Kasidesi, Nitelik Kitap etiketiyle geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Eserlerini toplumcu geleneğe bağlı kalarak veren Alıcı, bu kitabında da aynı damarın etkisindeki çizgisini kararlılıkla sürdürmekte.

Şair, kitabın girişinde esere ismini veren şiiriyle karşılıyor okuyucusunu. Hangi divanın sabahıdır bu kaside, bilinmez. Ancak şairin devam şiirlerinde izini sürdüğümüz sözler ve imgeler, yüzyıllardır süren bir mücadelenin tanıdık arzusuna götürüyor bizi.

Parsellenmiş atlaslar üzerinde, topraksız ve ülkesiz halkların benzer bir arzusu bu. Eşkıya söylencelerinin öznelerinde, efsane dağlarında yanan newroz ateşlerinde ya da idam edilmiş sarı tamburalarda somutlaşıyor bu arzu. Sabah Kasidesi, işte böyle bir arzunun anlatıcılığına soyunuyor.

İsmet Alıcı’nın şiirleri, gerçekçi perdeden okunan bir tiradı andırıyor. Tek bir hedefe mevzilenmiş ve tek bir rahimden doğmuş dizeler, şiirlere bölünüyor. Her bir şiir, egemenin tüm kabullerini yıkacak güçte.

Şair vurucu bir anlatım adına tekrir sanatına sıkça başvurmuş. Şiirlerinde konuşma diline yakın anlatımı ve yer yer kullandığı nidalar, kapitalizmin sanal anlam yığınları içerisine sakladığı sanatın devrimci özünü açığa çıkarıyor.

Kültür endüstrisinin parlak ve albenili giyitlerini giymeyi reddediyor Sabah Kasidesi’ndeki şiirler. Hâkim sınıfın tüm gerçekliğini kıracak bir çıplaklık, şairin bilinçli bir tercihi. Safını belirlemenin verdiği berraklıkla şiir ilmek ilmek örülmeye çalışılıyor.

Alıcı, bir röportajında, sanatta “star sistemi”ne karşı olduğunu dile getirmiş, sanat eserlerinin yarıştırılamaz nitelikte olduğunu ve sanatın devrimci karakteri gereği dayanışmayı temel alması gerektiğini vurgulamış. Şairin bu savunuları, Sabah Kasidesi’ni oluşturan şiirlerinde ete kemiğe bürünmekte. Kolektif hareketi esas alan ilerleme, şiirlerin odak noktasına oturtulmuş durumda.

Şairin eserini oluştururken tek bir izleği ele alarak ilerlediğini söylemek, haksızlık olacaktır. Örgütlü bir başkaldırının tema olarak belirlendiği eser çeşitlenerek, barındırdığı şiirlerle aynı amaca dönük birçok konuyu işliyor.  Aşk, çocukluğa özlem, modern topluma yönelik eleştiriler ve bireyin sömürü düzeninde içine düştüğü karamsarlık, bu konulara örnek olarak gösterilebilir.

Egemenlerce yazılmış bir belleğin yarattığı şeylerin üzerine gidiyor Alıcı, “Ne Anlatır Size Cizre” şiirinde. Tekrarlanan işgallerin provasını izletiyor okuyucusuna, katledilmiş yığınlarla beraber. Mitolojilerden muğlak bir gerçekliğe geçişte kafatasları, ulus devlet paradigmasının üzerine dikiliyor. Mısır ve Cizre, aynı mezarda birleşiyor.

mısır’ı işgal eden romalılar / her yeşili tuzlamış, derler / kulakları parçalarken zafer davulları / ölüler ülkesine dönmüş mısır. / ne anlatır size cizre?

Sabah Kasidesi, kültür endüstrisi ve bu endüstriden varlık kazanan otoritelere karşı inşa edilecek devrimci bir estetiğin örneklerinden olmaya aday.

Okuyanı bol olsun.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

MayaDergi'nin "Cinsellik, Aşk ve Sanat" dosya konulu dokuzuncu sayısı, şimdi yayında.
This is default text for notification bar